AŞURA:ALLAHIN KALEMİYLE YAZILMIŞ DRAM

Aşura: Allah'ın Kalemiyle Yazılmış Dram

İslam, o insanlığın kurtuluş ve saadet nüshası, rahmet elçisinin bin bir çileyle büyüttüğü o şecere-i tayyibe, aynı büyüyüp geliştiği hızla, saptırılmaya ve hatta ortadan kalkmaya yüz tutmuştu. Zira değil İslam, insanlıktan bile haberi olmayan, heveslerinin oyuncağı, alçak ve şahsiyetsiz bir fasık, geniş bir coğrafyaya açılmış olan  İslam dünyasının kalbi, yani halifesi olmuştu.

Müslüman halk, korku, fesat ve dünyevileşmenin pençesinde halsiz, ruhsuz ve ihsassızca olan biteni seyrediyordu.

İslam dünyası böylesine fasit bir kalple müslüman olarak asla yaşayamazdı. Rahmet elçisinin sevgili torunu Hüseyin Bin Ali (a), bu durum karşısında teslim olmanın mümkün olmadığını biliyor ve Yezit gibi birisi İslam ümmetinin başına geldiyse, İslamla vedalaşmak gerekir diye buyuruyordu.

Batıl ve cahiliyet bütün çıplaklığıyla İslam'ın karşısına dikilmişken tek çare ümmeti uyandıracak bir feryattı. Öyle bir feryat ki, ümmeti uykusundan uyandırıp, dinine sahip çıkma gayretine düşürsün ve zalimlerin çirkin çehresini en güzel şekilde açığa vursun.

Ancak bu feryat kutsal ve tertemiz bir hancereden yükselmeliydi; Allah'ın arındırdığı ve tertemiz kıldığı bir hanedandan işitilmeliydi.

Hüseyin (a), babası Ali, annesi Fatıma ve kadeşi Hasan gibi, hakkın sesi olmak ve ceddinin dini uğrunda varlığını adamak için harekete geçti. Gün cihat günüydü ve Allah'ın rızası uğrunda can, mal ve evlat feda etmenin fırsatıydı.

Allah (c.c.), habibi Muhammet Musatafa'nın benzersiz çilelerle insanlığa anlattığı, öğrettiği kutsal dinin böylesine heba edilmesine rıza vermeyecekti elbet. Allahu Taala, İslam ümmetine yine rahmet ve inayet eliyle bir uyarı ve uyanış mesajı verecekti, ümmetin ruhunu tazeleyecekti.

Bu amaçla Allah (c.c), bir sahne hazırladı. Öyle bir sahne ki, hiç bir insan ona kayıtsız bakamayacak ve hiçbir başka sahneyle kıyaslayamayacaktı. Bu bir uyarma, uyandırma ve diriltme sahnesi olacaktı.

Bu yüzdendi ki Allah Hüseyin'e (a) cihat meydanına sadece askerleriyle değil ailesi ve çocuklarıyla gelmesini ilham etti.

Gerçekleşecek olan olay sadece bir cihat olayı değil, daha çok bir ibret ve  ikaz vakası; ilahî bir mesajdı. Allah, bir destan yazmak istiyordu, kendi yüce sanatınnın şanında bir destan, insanlık tarihinde benzeri olmayan bir destan.

Evet, Allah Kerbela'da Hüseyin'in (a) kanıyla öyle bir dram yazdı ki düşünceye, akla ve hissiyata en etkili biçimde hitap etmekte ve insan olan herkesi derinden etkilemekte.

Her şey yerli yerine dizildi, insanların en iyileri en kötüleri karşsında yer aldı. En merhametliler ve en acımasızlar; en temizler ve en kirliler; en yüceler ve en alçaklar...

Hak cephesi feda edilebilecek her şeyini ortaya koydu; can, mal evlat ve dünyevi bağların hepsi mertçe ortaya konularak şükür ve rıza ile Allah yoluna takdim edildi. Şikayetsiz ve kalp rahatlığı ile.

Baba yavrusunun gözü önünde kanlara bulandı, yiğitler analarının hasret bakışlarıyla ölüme uğurlandı, bacılar kardeş acısını iliklerine kadar hissetti ...

Büyükler çocuklarının su... su... feryadını günlerce dinledi; çocuklar babalırını kanlar içinde can verirken seyretti.

Vedaların en hazini, ayrılıkların en umutsuzcası, çilelerin en ağırı...

Kerbela'nın adı bile seçilmiş bir ad. Kerbela; yani hüzün ve bela çölü.

Kerbela'da en huşulu namazlar kılındı, en içten münacaatlar edildi...

Kerbela'da iffet dersi, namaz dersi, sabır dersi, izzet dersi, zulme itiraz dersi, Allah sevgisi dersi, kardeşlik dersi, Kuran okuma dersi, şehadet dersi, fedakarlık dersi, tövbe dersi, şecaat dersi, mertlik dersi, yakin ve huzur dersi .....

Allahım! Senden başkası, bu destanı yazamaz, senden başkası bu tabloyu çizemez

 
 
 
Bugün 22826 ziyaretçi (39091 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol